İnsanın mutlu bir yaşam sürdürebilmesi için yaradılışında var olan kök ihtiyaç ve isteklerinin karşılanması gerekir. Bu ihtiyaçlar önem sırasına göre şöyledir;
Fizyolojik ihtiyaçlar Kendi kendini gerçekleştirme ihtiyacı
Görüldüğü gibi bir insanın mutlu olabilmesi için bu 7 kök isteği veya ihtiyacının karşılanması gerekir. İlk sırada fizyolojik ihtiyaçlar bulunmaktadır. İnsan yaşamak için önce karnını doyurmak zorundadır. Ancak karnının doyması mutlu olması için yeterli değildir. karnını doyurmak 7 kök isteğinden sadece bir tanesinin ve ilkinin karşılanmasıdır. Geriye kalan 6 kök isteği veya ihtiyacı da karşılanırsa ancak mutlu olabilir. İnsan mutlu olursa onun oluşturduğu toplumda mutlu olacaktır. Devlet olarak insanın bu kök ihtiyaçlarından bazılarını karşılayabilirsiniz. Ancak, insanın diğer ihtiyaçlarını devletin karşılaması mümkün değildir. Bu ihtiyaçlar insanın ailesi arkadaşları ve çevresi tarafından ancak karşılanabilir. Toplumlarda kültür, töre, örf ve adetler tabii bir olgu olarak bu ihtiyaçların giderilmesine yardımcı olur. Bu ihtiyaçlar herhangi bir şekilde karşılanmadığında sağlıksız hatta sapık toplum yapıları ortaya çıkmaktadır. İşte sivil toplum örgütlerine dolayısıyla vakıf ve derneklere burada görev düşmektedir.
Ülkemizin her yöre il ilçe hatta köyünün kendine özgü kültürü vardır. Bu kültür zenginliği Gökkuşağının renkleri gibi insanlara haz ve mutluluk veren dolayısıyla insanın kök isteklerinden bazılarının karşılanması, insanın mutluluğu için çok gerekli olgular olarak düşünülmelidir. Bir insan Karun hazinelerine bile sahip olsa kök isteklerinin tümü karşılanmıyorsa mutlu olması mümkün değildir. Çok zengin aile çocuklarının mutluluğu esrar, alkol veya başka kötü kaynaklarda aradıklarını biliyoruz. Eğer insanlarımızı haz duydukları Müzik Folklor, Güzel sanatlar veya yöresel kültürü ile doyurabilirsek daha sağlıklı bir toplum yapısının oluşacağı ve korunacağı muhakkaktır. Sağlıklı bir toplum için insanlarımız madden ve manen tatmin edilmeli çocuklarımız sevmesini ve sevilmesini bilen Vatan ve milletine bağlı Türk insanı olarak yetiştirilmelidir.
İşte bu ihtiyaçların karşılanması amacıyla kurulmuş olan vakıf ve derneklere sahip çıkıp desteklemek ülkesini milletini hatta çocuklarını seven her vatandaşımızın görevi olmalıdır.
Vakıf ve derneklerin isimlerinin bir yöre il veya ilçeye ait olması ayrımcılık değil o yöre insanının kök isteklerinden bazılarını ancak ve ancak o yöre insanının karşılayabileceği içindir. Ulaşılmak istenen her insana ancak ve ancak o yöreyi temsil eden dernek veya vakıflar aracılığıyla ulaşılabilir. Dolayısıyla ulaşılmak istenen insanın sorunları ancak ona ulaşıldığında giderilebilir. Herkes kapısının önünü süpürürse sokaklar temiz kalır. Her kes kendi ulaşabileceği insanına ulaşırsa toplumu rahatsız eden sorunlar kökünden halledilir. Sokakta ne tinerci kalır ne alkolik ne esrarcı nede dilenci.
Vakıf ve derneklerin bir diğer amacı ekonomik yönden zor durumda olan insanlarımıza katkıda bulunmak özellikle geleceğimizin güvencesi olan öğrencilerimizin daha iyi yetişmeleri için onların sorunlarının çözümlenmesinde katkıda bulunmak olmalıdır. Vakıf ve dernekler yöre insanının özel kök isteklerini karşılarken yöre ayrımı yapmaksızın fizyolojik ihtiyaçların karşılanmasına katkıda bulunmayı amaç edinmelidir. Unutmayalım ki ülke bir vücudun tümü gibidir. Vücudunuzun hangi noktası acırsa acısın tüm vücut bundan olumsuz etkilenir iş yapamaz hale gelir. Vücut tüm olarak sağlıklı ise gerçek sağlıktan bahsedilebilir.
.Tok acın halinden anlamaz demişler atalarımız. Birilerinin modası geçti diye giymediği giysiye veya kullanmadığı her hangi bir eşyaya ihtiyacı olan çok sayıda insanımız mevcuttur.
Birilerinin sokakta gördüğünde almaya tenezzül etmediği beş kuruşa, birilerinin açlığını gidermek için çok acil ihtiyacı vardır. Birilerinin, sefilleri oynayan bu insanlarımızın sesini duyması ve yardımcı olması gerekir. İşte sivil toplum örgütleri insanlar arasında köprü oluşturarak toplumdaki sosyal sancıların azaltılmasına katkıda bulunmayı amaçlamalıdırlar. Çoğunlukla da bu amaçla kurulmuşlardır.
Veren el alan elden daha hayırlıdır sözünden yola çıkarak sivil toplum örgütleri özellikle dernek ve vakıflar insanımıza bir şeyler vermeyi prensip edinmeli faaliyetlerini bu doğrultuda yoğunlaştırmalıdırlar.
Bu faaliyetler esnasında ekonomik yönden güçlü insanların bağış yoluyla katkıları mutlaka sağlanmalıdır. Bağış insanların iyilik yapma duygularını geliştiren bir olgu olduğundan az veya çok olmasına bakılmaksızın daha fazla insanın katkıda bulunmasına çalışılmalıdır. İyiliksever insanların sayılarının fazlalığı oranında daha mutlu ve sağlıklı toplum yapısının ortaya çıkacağı unutulmamalıdır.
Sivil toplum örgütleri; asla birilerinin siyasi, sosyal veya ekonomik rant elde etmek istediği yerler haline getirilmemelidir. Bu tip insanlar bu kurumlardan daima uzak tutulmalı aksi takdirde ülke çapında bu denli yararlı olması beklenen kurumlar yıpranmış olur fayda yerine zarar vermeye başlar.
Bu ülke hepimizindir gelin toplumumuzda sosyal barış ve dayanışma için, çocuklarımızın, torunlarımızın mutlu geleceği için el ele verelim insanlarımıza madden ve manen katkıda bulunalım. Çocuklarımızı 7 kök istek ve ihtiyacının tamamına yakını karşılanmış olarak yetiştirelim, Gençlerimizi ülkesiyle gurur duyan başı dik gözlerinin içi gülen insanlar olarak topluma kazandıralım.
İSMET AYDIN